Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen çok arzu ettiğimiz şeyler olmaz ya, çok uğraşır çok didiniriz. Zorlarız bir yönüyle. Yakınında dururuz arzu ettiğimiz her neyse, sonra daha yakın daha da yakın... Ádám Bodor, "Belki de uzaklardan bakarak görmenin sevdanın henüz denenmemiş bir yolu olduğunu düşünmüştü," der. Belki de öyledir sevgili okur. Belki de bu kadar hevesli
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Reklam
Veda hutbesi.
Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. "Ashabım! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden
En çok kış yakışırdı sana Kar süzülürken gökyüzünden al yanaklarına Ve uzun siyah saçalarına Üşürken narin ellerin Titrerken kırmızı dudakların Sarılmak isterdin bedenime Çünkü ben artık sen olmuştum.
Bu resim açık mavi, siyah ve beyaz kullanılarak yapılmıştır. Kırmızı renk yoktur.! Beyniniz kırmızı rengi kendi dolduruyor! İşte bu önyargının gücüdür. Bunu tasdiklemeniz için yakınlaştırmanız yeterli.
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
Veda Hutbesi...
‎ 'Ey İnsanlar!' Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız. 'İnsanlar!' Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda mukaddestir, her türlü tecavüzden
Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
yönümü bulamıyorum, pusulam yok. dünyam siyah beyaz olsa kâfi -hiç olmadığı kadar, ama dünya kırmızı masum gökyüzüne bakıyor ve huzuru bulamıyorum nasıl maviye bakar da kırmızı görür insan? öfkeden, acıdan, kırıklardan, çıkıklardan... sindirilemeyen o öfkeden, durduramadığım o acıdan, kaybamayan kırık ve çıkıklardan... sindirilemeyecek, durdurulamayacak, ve ne yapıyorsan yap kaynamayacaklar
''Silah nasıl taşınır, düşman nasıl vurulur... öğretir herkese, yarınlarda doğacak çocuklar... ister siyah, ister beyaz, ister kan gibi kırmızı, isterse geceyi aydınlatan ay kadar parlak! Şatafatı ve rengi önemsizdir insanın; gölgede bulur seni, parıldayan toprağa uzanmışken... hayallerini düşünürken ansızın. Cesetlerin üzerinde kokuşmuş bedenini saklamak isterken, ufalanırken kırağı, düşerken yaprak, parçalanırken gökyüzü, damlalar feryat olup akarken gözlerinden... tehdit gibi düşeriz biz, anlarsın içilirken parmaklıklardan özgürlük, derini sarsar yalnızlık seremonisi. Anla, anla ki, baş koyduğumuz özgürlüktür bu, çalacak kapını. Yokum deme sakın, sakın!''
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.